KÜKÜRT’ÜN BİTKİLERE FAYDASI
Kükürt, eski çağlardan bu yana birçok amaç için kullanılmış müstesna bir elementtir. Sağlıktan sanayiye kadar birçok sektörün vazgeçilmez maddesi…
Kükürt; endüstri, tarım ve tıp alanlarında yaygın kullanılan önemli bir elementtir. Eski çağlardan günümüze kadar gizemli bir madde olarak kabul edilmiş bir madde olan kükürt, toz ve sıvı olarak kullanılabilen yanıcı ve patlayıcı bir ametaldir. İnsan sağlığı için birçok faydası da bulunan kükürt, endüstride kullanılan önemli asitlerden biri olan sülfürik asidin de hammaddesidir.
Tarihçesi
Kükürt, eski çağlardan beri bilinen müstesna bir madde. İsminin İtalya’nın bazı bölgelerinde konuşulan Oscan dilinden Latinceye geçtiği tahmin ediliyor. Kökeninin Farsça olduğu da iddia edilen kükürt, Latince “yanan taş” anlamındadır. Eski çağlardan beri gizemli ve büyüleyici bir madde kabul edilen kükürdü, bazı simyacılar maddeleri altına çevirdiği varsayılan “felsefe taşı” olarak nitelemiş.
Keşfi, MÖ 2000’li yıllara dayanıyor. Antik Yunan’da da bilinen kükürt, bir fümigant (kimyasal maddeler) olarak yakılıyordu. Sicilya’daki Etna Yanardağı’ndan elde edilen kükürt, pamukların ağartılması ve şarap olarak kullanılmış. Kükürt, geçmişte tuz ve cıva ile birlikte tüm metallerin bileşeni olarak biliniyordu.
Mısır’daki dini törenlerde kükürt yakılırmış. Bu tarih yaklaşık 4000 yıl önceye dayanıyor. İncil’de kükürtten “cehennem ateşi” olarak bahsedilir. Antik çağ yazarlarından Homeros, Odysseia destanında kükürdün böcek öldürücü ve odaların havasını temizleme amacıyla kullanıldığından bahsetmiştir. Ortaçağ’daki savaşlarda kullanılan alevli silahlar kükürt ile hazırlanmış. İlaç sanayisi tarihinde de kükürdün tonik olarak kullanıldığına dair kayıtlar mevcut. Romalılar, bazı hastalıkların tedavisinde ve silahlarda kükürdü kullanmış. Yanıcı özelliği sebebiyle tarihte çeşitli amaçlarla kullanılan kükürde, bazı tarihi mağaralarda sarı renkteki figürlerde rastlanmış. Geçmişte kiliselerdeki ayinlerde de kükürt yakılırmış. 17. ve 18. yüzyıllarda kükürtle ilgili bilimsel çalışmalar yapıldı, sanayide kullanılmaya başlandı ve sülfürik asit önemli bir asit olarak tanımlandı.
Fransız kimyacı Antonie Lavoisier, hidrojen ve oksijen bileşiği olarak kabul edilen kükürdü, 1777 yılında kimyasal bir element olarak tanımladı. Bu tanım, 1810 yılında Fransız kimyager Joseph Gay Lussac ve Louis Thenard tarafından yapılan deneylerle doğrulandı. Aralık 1894 tarihinde Alman asıllı Amerikalı kimyager Herman Frasch’ın kükürt elde etmek için geliştirdiği ve “Frasch yöntemi” adı verilen yöntem günümüzde kükürt yataklarında hala kullanılmaktadır.
Fiziksel ve Kimyasal Özellikleri
Kimyasal sembolü “S” olan kükürt, element tablosunun 6-A grubunda atom numarası 16 olan saf kristal formunda ametal bir elementtir. 116 derecede erir, 445 derecede kaynar. Soluk limon sarısı renginde, tatsız, kokusuz, yalın, kırılgan ve katı bir kimyasal elementtir. Isı ve elektrik iletkenliği çok düşüktür, bu sebeple iyi bir elektrik yalıtkanıdır. Yanıcı ve patlayıcı özelliği vardır. Kolay alev alır, küçük mavi bir alevi vardır. Suda çözünmez. Çeşitli metalik olmayan elementlerle bileşikler oluşturabilir. Metaller, oksijenle olduğu gibi kükürt buharında da yanarak sülfürleri meydana getirir. Bu özelliğinden de anlaşılacağı gibi kükürt, oksijenle benzer kimyasal özellikler göstermektedir. Kükürt öğütüldükten sonra toprakla karıştırılırsa sülfat formunda okside olur. Oda sıcaklığında reaksiyonu çok azdır; flor ve cıva gibi maddelerle reaksiyon verebilir.
Yerkabuğunun yaklaşık yüzde 0,06’sını oluşturur. Dünyanın derin katmanlarında çok büyük oranda kükürt bulunduğu tahmin edilmektedir. Deniz suyu sülfat olarak yaklaşık 0,09 oranında kükürt içerir. Doğada oluşumları serbest ve bileşik halinde olabilir. Kurşun, çinko, demir, bakır ve alüminyum gibi birçok önemli metalin cevheri sülfür veya sülfür bileşikleri içerir. Bazı doğal gazlar da hidrojen sülfür şeklinde bulunur. Fosil yakıtları ve kömürlerde de kükürde rastlanabilir. Volkanik yataklar, alçıtaşı (kalsiyum sülfat) ve kireçtaşı katmanlarında doğal halde bulunur. Tuz sütunlarının oluşturduğu yüzeylerin yakınında ve buharlaşmış eski havzalarda kükürde rastlanabilir. Deniz dibindeki kalın alçıtaşları katmanlarının dönüşümüyle oluşan kükürt yatakları bulunmaktadır.
KÜKÜRT’ÜN BİTKİLERE FAYDASI
- Bitkilerde verim artışını sağlayarak daha kaliteli ürün elde edilir.
- Bitkiler için önemli bir besin maddesidir.
- Bazı mantar hastalıklara ve zararlara karşı doğal bir ilaçtır.
- Bitkinin hastalıklara karşı direncini arttırır.
- Susuzluğa ve kuraklığa karşı direncini arttırır.
- Bitkinin soğuğa karşı dayanıklılığını arttırır.
- Topraktaki kireci kırar ve ayrıca tuzluluğu önler.
- Toprağın PH’ını düzenler.
- Bitkinin kök ve gövdesini güçlendirir.
- Bitkinin tepe ve kök gelişimine doğrudan etkilidir.
- Toprağa kükürt uygulanması durumunda fosfor ve diğer iz elementlerin alımını kolaylaştırır.
by ozkancol